“Ra-Dü-Se” Solfeji için “Ra-Dü-Se” Notası (2)

 

İlk kez benim dikkate getirdiğim üzere, Hintliler’in ‘Sa’, ‘Re’, ‘Ga’, ‘Ma’, ‘Pa’, ‘Dha’, ‘Ni’ kısaltılmış perde isimleriyle meşhur geleneksel (sargam yahut swara adlı) gam solfejini çok andıran ve buna tamamen koşut bir mantıkla ortaya atılmış olan “Ra-Dü-Se”, vaktiyle Türk Makam müziğine çarpık uyarlanmış ve öylece yer etmiş Do-Re-Mi Solfeji kaynaklı tüm nota ile nazariyat meselelerini kökten çözümleyebilecek bir buluştur.


Geçmişte, Türk Makam müziğinde perde isimlerini temsilen Arapça ve Ermenice kökenli karakterler ileri sürülmüş ve eserleri kayda alıp unutulmaktan korumak maksadıyla bu tür hurufa dayalı notasyonlar sistematize edilmişti. Ne var ki, bunların hiçbirinde, ayrıca bir solfej metodu dile getirilmiyordu. Bilhassa, perdeleri özel harf simgelerine izdüşüren Dimitri Kantemir ve Hamparsum Limonciyan notalarında, bugüne değin “Ra-Dü-Se doğrultusunda bir Solfej uygulamasının hiç düşünülmemiş oluşu gerçekten şaşırtıcıydı!


Bu açıdan değerlendirildiğinde, Batı dünyası ile Osmanlı dünyası arasındaki etkileşimlerin tırmanarak arttığı 19. Yüzyılın başından itibaren, (çarpık da olsa) yaygın kabul görmeye başlamış Do-Re-Mi Notası & Solfeji (aslında yabancı ve ihtiyaç-fazlası işlevlere sahip olduğu halde) gerçekten büyük bir boşluğu doldurmaya hizmet etti.


Bununla birlikte, günümüzde, Batı müziği kökenli araçlar ile tekniklerin yaygın prosedüre aykırı ve gelişigüzel kullanımdan doğan kargaşa ortadadır. Epey geç kalınmış da olsa, makamsal perdeler ile notalar ilişkisinde süregelen kafa karışıklığını gidermede, her halde en etkin başlıca araç, “Ra-Dü-Se Solfeji ve eklentileri olacaktır.


Ra-Dü-Se Solfeji’nin temelinde, Rast makamının bir oktavlık ana dizisini teşkil eden tarihi tamam perdelerin temsili heceleri seçilmektedir (verilen oranlar takribidir):



rast - gah - segah - çargah -neva - hüseyni - eviç - gerdaniye

                         1/1      9/8       5/4       4/3       3/2     27/16     15/8      2/1



Notayaz Grubu’nda ağabeylerimle gerçekleşen uzun uzadıya yazışmalarımız sonucunda, çeşitli varyantların tartışılıp elendiğinden yukarıda bahsetmiştim. Şimdi, bunların ele alınması yararlı olacaktır.


Elenen ilk varyantı, Kemal Karaosmanoğlu, ‘Ra’, ‘Dü’, ‘Se’, ‘Ça’, ‘Ne’, ‘Hü’, ‘Ac’, ‘Ge(r)’ sırasında dile getirdi. Burada, acem perdesinin Arel-Ezgi-Uzdilek Sistemi’nde arızasız gösterilmesinin payı vardı. Ancak, tarihi nazariyata göre, Rast dizisinde arızi sayılmayan perde asıl eviç idi. Ayrıca, deşifre yaparken “Ac” gibi sert-kapalı bir hecenin telaffuzu kolay olamazdı. Hem sonra, oktav eşdeğerliği sözkonusu iken Ra ile Ger şeklinde iki ayrı hece bulunması, ileride görüleceği üzere, yersiz olacaktı.


İkinci varyant, tarafımdan, standart diapazona (A4 = 440 Hz’e) göre “Do-Re-Mi...” sesleri ile başlangıçta örtüştürülen ‘Ra’, ‘Dü’, ‘Se’, ‘Ça’, ‘Ne’, ‘Hû’, ‘Evc’, (‘Ge’) heceleri olarak düşünüldü. Bilhassa, Ömer Tulgan ağabey, hüseyni perdesini temsilen (“Allah Hû...” zikrine benzer yönde) tasavvufi bir “Hû” görmekten memnuniyet duyduğunu ifade etti. Tabii, oktav eşdeğerliğinin sözkonusu olduğu yerde, yine Ra ile Ge türü iki ayrı hece tayin etmenin gereksizliği ileride anlaşılacaktı.


Üçüncü varyant, Kemal ağabeyin yukarıdaki yazıma cevaben, ‘Ra’, ‘Dü’, ‘Se’, ‘Ça’, ‘Ne’, ‘Hü’, ‘Ev’, ‘Ge’ yönünde bir uygulamayı deneyeceğini söylemesiyle gündeme geldi.


Dördüncü varyant, Ömer Tulgan ağabeyin, aradan birkaç ay geçmiş olduğu halde, Mayıs 2005’te, güzel bir tesadüf eseri önceki mesajlaşmaları noksan hatırlamasıyla ve Türkçe özel karakterler kullanmayarak oluşturduğu ‘Ra’, ‘Du’, ‘Se’, ‘Ca’, ‘Ne’, ‘Hu’, ‘Ve’, ‘Ga’ sırasıydı. Bunu yaparken, elektronik gönderilerde Türkçe özel karakterler kullanmanın yaratacağı sıkıntıları kuşkusuz hesaba katmaktaydı.


Beşinci varyant, Ömer ağabeye cevabımda, ‘Ra’, ‘Dû’, ‘Se’, ‘Ça’, ‘Nâ’, ‘Hû’, ‘Ve’, ‘Da’ olarak sıralamayı düzeltmemle gündeme geldi. Başlıca itirazım, Türkçe özel karakterleri bilgisayarda ifade edememe durumunun artık iyice istisna oluşuydu. Rast dizisinin tiz karar perdesinde tamamlanışını (ev ve gerdaniye perdelerinden hareketle) “Ve-Da” çağrışımıyla vurgulamak; dönüşte ise, “davet” der gibi “Da-Ve” ve “durak/durmalı” der gibi “Du-Ra” şeklinde diziyi sonlandırmak bence pek akıllıcaydı. Gerçekten, eviç için “Ev” yerine “Ve” hecesi, çok daha şık, telaffuzu kolay duruyordu. Ayrıca, rast‘ın oktavına erişilmesine sadece bir perde kaldığını, “ve” bağlacı pekiştirmiş oluyordu. Esasen, eviç perdesi için “Ve” hecesine, 2005’in Mart ayı başında (“Ra-Dü-Se” ile aynı doğrultuda, sonradan Doktora Tezime dahil edeceğim ayrıntılı bir “makamsal solmizasyon” düşüncesi uzantısında) Abdülbaki Nasır Dede’nin Ney perdelerini kısaltılmış türev heceler biçiminde ifade gayreti içindeyken, çoktan yakınsamıştım. Buna birazdan döneceğim.


Mayıs 2005’in sonuna gelindiğinde ise, ortaya çıkan tablo şuydu:



  1. BulletKapşonlu harflerin daktilo edilmesi güçlüğü karşısında, kapşonlar atıldı.


  1. Bullet“Ça”nın telaffuzu hızlı pasajlarda zor olabileceğinden ve elektronik ortamda Türkçe yazım sıkıntısı her zaman sözkonusu edilebileceğinden, çargah perdesi için “Ca” daha çok tercih edildi. Bununla birlikte, M. Kemal Karaosmanoğlu ağabeyim dügah için “” ve hüseyni için “” şekillerini muhafaza etti.


  1. Bullet“Ca”dan sonra “Na” gelince, “Ca-Na” şeklinde, makamsal müzikte çokça rastlanan güftesiz terennümleri andırıcı şairane bir güzellik oluşuyordu. Yine de, bunun yerine neva perdesi için daha çok “Ne” tercih edildi. Etki aşağı-yukarı aynıydı. Ayrıca, birbiri ardınca dört defa sonu -a ile biten hece okumanın doğuracağı muhtemel kafa karışıklığı giderilmişti.


  1. BulletRa”nın oktavı, küçük harfle, yine “ra” oldu. Oktav tizdeki ana perdeler hep küçük harflerle, oktav pesttekiler büyük harflerle ifade edildiler (RA-DÜ-SE-CA-NE-HÜ-VE-- Ra-Dü-Se-Ca-Ne-Hü-Ve-- ra-dü-se-ca-ne-hü-ve).


  1. BulletBen ise, neva perdesi için “Nev” hecesini tercih ettim. Bu, rast perdesi ile beşli aralığı münasebetini vurgulayıcı ve “Ra-Dü-Se Solfejinin “de facto” izdüşürüleceği Do-Re-Mi Solfejindeki üç harfli tek nota ismi olan Sol notasını hatırlatıcıydı. Ayrıca, Kemal ağabeyden farklı olarak, hüseyni perdesi için, kapşonu varmış gibi okunacak olan “Hu” hecesine yakınsadım.


  1. BulletAbdülbaki Nasır Dede’nin oktavda 17 adet Ney perdesine yönelik “İleri “Ra-Dü-Se” Solfeji” adlı, 8 Eylül 2007’de Akdeniz Üniversitesi’nde Kemal ağabey ile birlikte yaptığımız “Gelenekten Geleceğe Müzik Günleri” sunumunda dikkate getirdiğim  ayrıntılı (ayrıca Doktora Tezimin 58. sayfasında görülebilecek olan) “makamsal solmizasyon” çabasına yansımış olacağı üzere, aklımda hep alt-oktavdaki yegah, hüseyniaşiran, ırak ve üst-oktavdaki gerdaniye ile muhayyer tamam perdelerini ve bunların nimlerini, kendilerine has heceler yoluyla her hal-i karda belirtme düşüncesi yeralıyordu. “Ra-Dü-Se” yazışmalarına pek yansımayan o günki düşünceme göre, adı geçen perdelerin (segah, çargah, neva...’dan farklı olarak) geleneksel ses-sahasındaki oktav hemcinsleri (yani, neva, hüseyni, eviç, rast, dügah...) “tiz”, “pest” veya “kaba” takılarıyla adlandırılmaz. Keza, Rast makamının ana-sahasındaki tamam perdelere kıyasla, bunlar da “makam-sahibi” özel perdelerdendir. Bu durumda, sırasıyla yegah için “Ye”, hüseyniaşiran için “Şa”, ırak için “”, gerdaniye için “Da” ve muhayyer için “Mu” heceleri belirlenip, alternatif bir uygulamaya geçit verilebilir. O dönemden kalma sözkonusu görüşümü, burada böylelikle netleştirmiş oldum.



En muteber sayılan okuyuşları toparladığımızda, son şekliyle “Ra-Dü-Se Solfeji, hemen aşağıdaki dökümde sunulmaktadır:



HECE           Eksen Perdesi      Hükmü Altındaki (AEU) Perde Sahası


RA             kaba rast          (k. dik geveşt - k. nim zirgule)

DU/DÜ          kaba dügah         (k. dik zirgule - k. kürdi)

SE             kaba segah         (k. dik kürdi - k. buselik)

CA/ÇA          kaba çargah        (k. dik buselik - k. hicaz)

NE/NEV/(YE)    yegah              (k. dik hicaz - k. hisar)

HU/HÜ/(ŞA)     hüseyniaşiran      (k. dik hisar - acemaşiran)

VE/(KI)        ırak               (dik acemaşiran - geveşt)


Ra             rast               (dik geveşt - nim zirgule)

Du/Dü          dügah              (dik zirgule - kürdi)

Se             segah              (dik kürdi - buselik)

Ca/Ça          çargah             (dik buselik - hicaz)

Ne/Nev         neva               (dik hicaz - hisar)

Hu/Hü          hüseyni            (dik hisar - acem)

Ve             eviç               (dik acem - mahur)


ra/(da)        gerdaniye          (dik mahur - nim şehnaz)

du/dü/(mu)     muhayyer           (dik şehnaz - sünbüle)

se             tiz segah          (dik sünbüle - tiz buselik)

ca/ça          tiz çargah         (t. dik buselik - t. hicaz)

ne/nev         tiz neva           (t. dik hicaz - t. hisar)

hu/hü          tiz hüseyni        (t. dik hisar - t. acem)

ve             tiz eviç           (t. dik acem - t. mahur)


rA/(dA)        tiz gerdaniye      (t. dik mahur - t. nim şehnaz)

dU/dÜ/(mU)     tiz muhayyer       (t. dik şehnaz - t. sünbüle)

sE             en tiz segah       (t. dik sünbüle - en tiz buselik)

cA/çA          en tiz çargah      (en t. dik buselik - en t. hicaz)

nE/nEV         en tiz neva        (en t. dik hicaz - en t. hisar)

hU/hÜ          en tiz hüseyni     (en t. dik hisar - en t. acem)

vE             en tiz eviç        (en t. dik acem - en t. mahur)



Ra-Dü-Se Solfejinin dizekteki örnek bir takım uygulamalarını, Ahenk bilgileri eşliğinde ve uluslararası diapazon seslerinde Do-Re-Mi Solfeji ile karşılaştırmalı olarak, aşağıdaki nota sayfasından izleyebilirsiniz:





Ek olarak, İsmail Dede Efendi’nin “Ey Büt-i Nev-Eda” güfteli Hicaz Yürüksemai Şarkısının Yaylı Tanburumla gerçekleştirdiğim amatör bir kaydında, tanıdık nağmenin kendi sesimden “Ra-Dü-Se Solfeji terennümünü burayı tıklayarak dinleyebilirsiniz.



1 <<< Önceki sayfa / Sonraki sayfa >>> 3 4 5