Ayhan Zeren’in vurular hakkındaki görüşlerinin kritiği
Ayhan Zeren’in vurular hakkındaki görüşlerinin kritiği
Prof. Dr. Ayhan Zeren, 4 Mart 2008 tarihinde İTÜ TMDK Maçka Yerleşkesi’nde gerçekleşen "Türk Müziği’nde Uygulama ve Kuramdaki Sorunlar ve Çözümleri" Kongresi’nin ilk oturumunda, kendisine ayrılan süreyi yarım saat aşarak, Arel-Ezgi-Uzdilek kuramının icrayı karşılamakta yetersiz kalışına dair şikayetleri savuşturabilmek ve “sistem-dışı perdeleri sisteme geri döndürebilmek” gayesiyle, aralıklar ile vurular üzerine bende hayretler uyandıran görüşler ileri sürdü. Bu görüşlere cevaben hemen ertesi gün kaleme aldığım kritik yazı (minik rötuşlarla 2010 İlkbaharı’nda parlatılmış olarak) aşağıdadır:
Vurular Hakkında
4 Mart günü gerçekleşen oturumun ilk saatlerinde, bugün yürürlükte olan ve icrayı ne kadar karşıladığı sorgulanan “Arel-Ezgi-Uzdilek” (AEU) Sistemi etrafında bir takım tartışmalar cereyan etmiş, “sapma” olarak nitelendirilen bazı aralıkların ortaya çıkışına bir gerekçe olarak, vuru kavramı gündeme gelmiştir.
Bu bağlamda, Prof. Dr. Ayhan Zeren tarafından, vuruların algılanması için iki sesin birlikte duyurulmasının gerekmediği, hatırda tutulan bir sesin referans alınabileceği şeklinde, şaşırtıcı bulduğumuz bir iddia ortaya atılmıştır.
Ayhan Zeren, “Türk Müziğinde Kullanılan Kural Dışı Sesler Hakkında” başlıklı makalesinde, gayri-müsavi 24 perdeli taksimatın sınırları dışına taşan sesleri birer “sapma” olarak yorumlamaktadır; sözgelimi, Uşşak makamında segah perdesinin, yazılana göre daha pest çalınmak istenmesini, makamın kararına gidilirken, ikinci derecenin dik kürdi’ye doğru yaklaştırılmaya çalışılması şeklinde, açıklamaktadır. Sapmanın gerekçesi olarak ise, küçük aralıkların belirlenmesinde vuru engellerinin küçülmesini ve müzikçilerin, notada belirtilmediğinden ötürü, dik kürdi basmada tereddüd yaşamasını ileri sürmekte, ortaya çıkan sesleri “hatalı ve belirsiz” olarak nitelemektedir [Zeren, 1986].
Bu sav, şayan-ı kabul sayılamayacaktır. Vuruların, ancak “aynı anda duyurulan” yakın frekansta iki sesten doğan engellemeler veya uzak iki sesin ortak dalgaformundaki periyodik değişimler [Helmholtz, 1877] sonucu oluştukları ve AEU Sistemi’nin beşliler zinciri yoluyla inşa edildiği hatırlanacak olursa, tanbur gibi sabit perdeli Türk müziği sazlarında, hele hele teksesli icra yapılırken, Zeren’e göre “hatalı ve belirsiz sesler” kati surette icra edilmemek gerekir ki, gerçek hiç de böyle değildir.
Türk Makam müziğinde, kanun, tanbur ve kemençe gibi çalgılar akort edilirken, birli, beşli veya sekizli gibi uyumlu aralıklar meydana getirmesi istenen tellerin, ikişer ikişer duyurulması gereklidir. Seslerden biri söndükten sonra, diğerinin sönmüş olan sese göre vuru oluşturması mümkün değildir. Zaten Zeren, vuruyu “bileşke sesteki genlik dalgalanması” yahut “titreşim örneğinin biçimindeki periyotlu değişme” [Zeren, 1995] olarak açıklamaktadır.
Geçici bir süre hatırda tutulan bir frekanstan hareketle, duyurulmak istenen aralık üzerine ancak tahmin yürütülebilir ve bunun ne kadar sağlıklı olacağı kişinin müzik eğitimine bağlıdır. En eğitimli müzisyenler bile, birlikte duyurulmayan iki ses arasında mükemmel uyum gösteren bir aralık meydana getirmede güçlük yaşayabilirler.
Her hal-i karda, gayri-müsavi 24 perdeli taksimatta, 27/16 oranındaki ve Bolahenk’te 330 Hertz (Hz) titreşime sahip dügah perdesiyle, 4096/2187 oranıyla gösterilen 366.2531 Hz’lik segah veya 59049/32768 oranıyla gösterilen 352.3975 Hz’lik dik kürdi perdesi arasında oluşacak vurular, aynı dügah perdesiyle, ondan 13:12, 12:11 ve 11:10 yukarıdaki “orta ikili” aralıkların meydana getireceği vurulardan çok daha karmaşıktır:
f2 [AEU segah] – f1 [dügah] =
366.2531 – 330 Hz = saniyede 36.2531 vuru
f2 [AEU dik kürdi] – f1 [dügah] =
352.3975 – 330 Hz = saniyede 22.3975 vuru
f2 [dügah * 13:12] – f1 [dügah] =
357.5 – 330 Hz = saniyede 27 + 1/2 vuru
f2 [dügah * 12:11] – f1 [dügah] =
360 – 330 Hz = saniyede 30 vuru
f2 [dügah * 11:10] – f1 [dügah] =
363 – 330 Hz = saniyede 33 vuru
Kuşkusuz, son üç örnekteki “uşşak bölgesi perdeleri”, ölçün kabul edilen Bolahenk’te, sırf bu tür vurular dikkate alındığında, AEU’nun segah ile dik kürdisine nazaran, daha rahat bulunur.
Eşyanın tabiatına uygun olan; araları bu kadar açık seslerde, selenlere (doğuşkanlara) dayalı psiko-fiziksel vuruları esas almaktır. Buna göre, Bolahenk’te 293.3333 Hz titreşime sahip rast perdesi temel kabul edilip, segah ve dik kürdi perdelerinin, rast ile oluşturacakları vurulara yoğunlaşmak yerinde olur:
f2 [AEU segah] x 4 – f1 [rast] x 5 =
1465.0124 – 1466.6665 Hz = 1.6541 v/s,
f2 [AEU dik kürdi] x 5 – f1 [rast] x 6 =
1761.9875 – 1759.9998 Hz = 1.9877 v/s.
Kaldi ki, bu psiko-fiziksel vurular dahi, kolay sayılır cinsten değildir. Zikredilen “uşşak bölgesi perdelerinin” ise, dügah perdesi ile hiçbir biçimde psiko-fiziksel vuru oluşturmadıkları, görülür:
f2 [dügah+11:10] x 10 – f1 [dügah] x 11 =
3630 – 3630 Hz = 0 v/s,
f2 [dügah+12:11] x 11 – f1 [dügah] x 12 =
3960 – 3960 Hz = 0 v/s,
f2 [dügah+13:12] x 12 – f1 [dügah] x 13 =
4290 – 4290 Hz = 0 v/s.
Kaynaklar
Helmholtz, H. L. F., 1877. On the Sensations of Tone. Çev. & ed. A. J. Ellis (1885). New York: Dover Publications Inc., 2. rev. ed. 1954. 159-161, 164-5, 179-180.
Zeren, A., (1995). Müzik Fiziği. İstanbul, Pan Yayıncılık. 33, 130.
Zeren, A., (1986). “Türk Müziğinde Kullanılan Kural Dışı Sesler Hakkında”. A. Zeren. Müzik Sorunlarımız Üzerine Araştırmalar. İstanbul: Pan Yayıncılık. 2003. 41-50.
Zeren, A., (1997). “Bir Kitap Hakkında”. A. Zeren. Müzik Sorunlarımız Üzerine Araştırmalar. İstanbul: Pan Yayıncılık. 2003. 133-40.